8 Şubat 2011 Salı

Not..



Bazen oturuyorum.. Hiç birşey düşünmüyorum..
Korkuyorum belki de..
Aslında korkmuyorum..
Yeni bir adım atmam lazım.. Dün babam ve arkadaşları ile içtik..
Etler geldi gitti.. Kırmızı eti seviyorum..
Her neyse düşündüm..
Anlattıkları hikayeleri, aşkları, kavgaları.. Babamın eski sevgililerini..
Karabaşın bir gecede simsiyah saçlarının aşk acısından bembeyaz olduğunu ve kırbaç olduğunu..
Kimbilir ne kadar çok seviyormuş..
Bir başka arkadaşının para karşılığında arap prensini sikmesini.. Evet Prensini..
Diğerinin iki kişiyi dövmesini.. hepsi de koca koca adamlar.. Garip.. Hemde çok..


Ne öğrendim? yeni birşey öğrenmedim.. Sadece bildiğim şeyleri doğrulayan şeyleri..
Neler geçip gidiyor.. Her anlattıklarında bir gülümseme..
Ama içinde bir hüzün.. Alternatif evrenleri düşünüyorlar gibi.. Belki de..

Fedakarlık büyük erdem.. Insanın kendinden birşeyler vermesi..
Ama birisi kendisinden birşeyler verir, diğer taraf vermez ise asla olmuyor..
Dedem rahmetli hep derdi..
"Kimseye altından kalkamayacağı yük/borç/değer verme.. Sonra sana düşman olur.."
Sevgi içinde böyle..

Kendime bakıyorum.. İyi biriyim.. Bence öyle.. Olmaya da çalışıyorum..
Tabiki kusurlarım var..
Hatalarım var..
Hemde çok..
Ne istiyorum..
Ben ne istiyorum..
Evcil adamım..
Ama light erkek tipinde değil..
Göründüğümden daha kıskançım mesela..
Evcil derken, sevmek ve sevilmekten başka bişi istemiyorum..
Sevdiğini sahiplenmek, ve onun beni sahiplenmesi sadece..
Gözlerindeki parıltıyı görmek..



Moulin Rouge daki gibi..
"The greatest thing you will ever know, is just to love, and be loved in return.."

Birde nerde duydum hatırlamıyorum..
"Sizi gerçekten sevenler, siz onları hiç sevmediğinizde bile, sizi sevenlerdir.."
Ama benim editim..

Dönüşü yoksa, kendi sevginizin üstüne su dökmek zorundasınız..
Hiç ateşe, şömineye su döktünüz mü?
Çoşş diye bir ses çıkar, odunlar çatlar, ve simsiyah, kapkara bir is yükselir..
Her tarafa yapışır.. Kapkara olursunuz..



Aynen öyle, dökün..
Kalbinizin üstüne, ve bir çoşş etsin.. Odunların çatlayıp kırılma sesi..
Kalbinizin kırılması..
Çatlaklar.. Parça parça..
Siyah bir is üstünüzde..
Ellerinizde, yanaklarınızda, saçınızda..
Ve temizleyene kadar canınız çıkar.. Sadece bir şekilde çıkar bu..
Gözyaşı..



Şu dünyadaki en kötü şeylerden biri nedir biliyor musunuz?
Sevdiğinizin gözünün içine bakıp, sizdeki aşkın bir küçük damlasını bile onun gözlerinde görememektir herhalde..
Ben yaşadım, ordan biliyorum..

8 Şubat 2011 03:23 Öğleden sonra, güneş gitti, hava soğuk..
Marekeşim, Caddebostan..

P.S.
Ilk kez bir blog yazısını kağıda döktüm.. bir de bugün ayın 8'i imiş ama bilmiyordum..
Garip..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder