18 Ağustos 2011 Perşembe

Güzel..

bugün çok ilginç birşey yaşadım..

hani daha öncede oldu ama, her seferinde aynı şaşkınlığı yaşıyorum.. bunu diyebilirim..

neyse Mr.sho ve Mr. david ile yürüyorduk, pasaport kontrole doğru.. yer, malezya, kuala lumpur havalimanı.. neyse böyle yürürken ilerde zenci bir kadın dikkatimi geçti, genç biri.. zenci değilde güney doğu asyalı işte.. ve böyle bembeyaz gözler, ortasında yemyeşil, göz bebekleri.. bana gülümsedi, ve şaşırdım, komik birşey mi var diye düşündüm.. tabi, o sırada yaklaşıyorum, yürüyoruz ve kenarda oturuyor kendisi.. yaklaşınca bana baktığını gördüm, yani üstümde bi aksilik yoktu ama direk gözlerimin içine bakıyordu.. şaşkınlıkla gülümsedim.. geri gülümsedi.. o sırada arkamda kaldı ama ben halen bakıyorum, gözlerimi alamadım hani.. ve hala bana bakıyordu.. sonra mr.sho bişiler dedi ve ona döndüm sonra geri baktım ama artık göremiyordum.. ordaki panonun arkasında kalmıştı..

keşke konuşabilme şansım olsaydı..


17 ağustos 2011..

kuala lumpur havalimanı.. malezya..

17 Ağustos 2011 Çarşamba

As it Comes

fran healy'nin bir şarkısı var, As it comes diye..
hani aynen öyle yaşıyorum şu anda.. i'm living everyday, as it comes..

bunu 3 eylüle kadar bu şekilde yapmak zorundayım.. galiba..

untitled

az önce yazdığım iki sayfa yazıyı sildim..

neden mi?
çünkü yeni tabletteki programda yazmayı tam olarak bilmiyorum galiba birşey yaptım ve herşey silindi..

neyse çok vaktim var.. şimdi nelerden bahsetmiştik..

heh travis-love will come through.
bu şarkı hep içimi aşkla dolduruyor, daha doğrusu aşkı bulacağıma dair umutla..

bu arada büyükmek şöyle birşey galiba.. hani travis'in love will come through şarkısı vardır ya, hiç sevmezdim o şarkıyı.. hatta sevmediğim tek şarkısıydı.. ama şimdi dinleyince, oha lan ne güzel şarkıymış bu niye sevmemişim ki dedim.. böyle bişi işte büyümek herhalde..

bazen, birşeyleri atlatmak için başarı şansını bilmek lazım.. olabilite.. türkçe değil ama you got it right :)

gecen bir arkadaşım şunu dedi..

"var abi.. galiba değil var yani.."

üzüldüm 1 dakika ama sonrasında o kadar da üzülmediğimi fark ettim..

çünkü aralık olduğunu düşündüğüm bir kapının kapalı ve kilitli olduğuna emin oldum..
artık önümde yeni kapılar ve yeni şanslar var, ve onları denemem lazım..

şuna inandığımı fark ettim ayrıca.. doğru şeyler yaparsam, hayatımla ilgili, iyi şeyler, iyi bir sonuca, istediğim sonuca ulaşabilirim..

peki doğru şeyler yaptım mı bu güne kadar.. %70 yaptım diye bilirim.. ama çok kötü şeylerde yaptım, kötü değilde yanlış..

now playing: travis - re-offender..

14 ağustos 2011

Singapur Changin Havalimanı..

Endonezya

Endonezya

genel olarak güzel bir ülke ama çok karışık.. gerçi dünyanın bu tarafında singapur hariç heryer öyle..

gdp 4000 dolar kişi başı, ki bu yükselmiş hali.. singapurun 15 te 1 i, türkiyenin 4 te 1 i, japonyanın 8 de 1 i..

%90ını müslüman bu ülkenin, % 5 hristiyan, % 3 budist ve geri kalanda ortaya karışık birşeyler işte..

şimdi japonlarla gezdiğim için heryerde japon gibi yaşıyoruz, pirinç yiyip, sonrasında sake içiyoruz, geceyi karaoke ile sonlandırıyoruz..

dün gittiğimiz karaoke barda, USAG1 dı adı, çok kötü birşey öğrendim..

bu arada, japon karaoke kültürü bizimki gibi değil, avrupa ve amerika gibi hiç değil..
gittiğinizde karaoke bara, bir anda önünüze 40-50 kadın diziliyor.. bolca dekolteye sahip hepsi, ve hepsi baya güzel.. (not bangkok dakilerde kız erkek ayırt edilemiyor dikkat!!!)

sonra bir odaya veya bir nasıl desem... hımmmm.. lounge a geçiliyor.. bazen açık oluyor bazen kapalı bir oda..
neyse bir kere girdikten sonra odaya, oturuyorsunuz, çerezler geliyor, tabi bunlar asya çerezi.. fındık fıstık yok.. japonyada sushi ve yosun türleri oluyor genelde.. thailand da meyveler ve kurutulmuş ançuez, hamsi gibi birşey oluyor.. endonezyada portakal muz elma şeklindeydi..

neyse bu servisten sonra size soruyorlar ne içmek istersiniz diye.. genelde bu mekanlarda herkez whisky içiyor.. zaten whisky şirketleri sponsor buralara :) (ciddiyim!)..

sek whisky içilmiyor bu arada, whisky-su, whisky-soda, whisky-cola.. bu şekilde çünkü sizin çabuk sarhoş olmanızı istemiyorlar.. aslında sarhoş olmanızı hiç istemiyorlar.. çünkü sarhoş olunca , taşkınlık çıkabiliyor, ayrıca bardak başı para aldıklarından daha az para kazanmış oluyorlar.. o yüzden kendinizi bir anda 8 bardak whisky-soda öderken bulabilirsiniz, ama normalde maksimum 2 bardak whisky içmiş olursunuz..

neyse önce hatunlarla tanışırsınız, böyle metresiniz olurlar o gecelik.. ama öpüşmek veya taciz yok, ama onlar size elleyebiliyorlar bazen, hassiktir diye tırsıyorsun ilk başta.. ama tabi bu mekanına göre değişiyor, thailandda ortam çok daha vahşi.. (beni misafir eden adam bu tür bir barda bir anda mekanın travesti mamasının memesini ( karışık oldu biliyorum ) suratında buldu:))

içkiler yudumlanır sonrasında şarkı seçilmeye başlanır.. kadınlar şarkıyı bitirdiğinizde alkışlarlar, ve oooo you are so good very good derler..

ilk japonyada bu ortama sokulduğumda çok şaşırdım.. kadın geldi oturdu masaya anlamadım bir türlü..açıkcası ben hiç sevmedim bu ortamı, yalandan flörtler, ooo you soo goodlar, yapmacık tavırlar..

ama yabancılar bayılıyor efendim yapcak birşey yok..

neyse endonezyada dediğim gibi nüfusun %90ı müslüman ve geleneksel olarak kadın sünneti yapılıyor tüm müslüman kadınlara bebekken.. midemi bulandıran bir olay bu.. peki ne kadın sünneti?

bir kere erkek sünneti ile tamamen farklı.. erkek sünnetinde ingilizcede "foreskin" denen, asıl görevi penis uçunu korumak olan fazla derinin kesilmesi.. yani penisden et parçası alınmıyor sadece "fazla" olan bir deri alınıyor.. bazıları duyu bazında azaltma hissettirdiğini söylüyor ama kendimden referans hani öyle bişi hissetmedim..

neyse kadın sünnetine geçelim istemeyerek.. kadın sünnetinde klitorisin kendisi ve koruyan "hood", veya şapka kısmı tamamen kesilerek alınıyor.. buradaki temel amaç kadınların seksten zevk almasını engelleyerek, aldatmanın önüne geçmek.. yani kadınların 2 orgazm noktasından biri, vücudlarında g-noktasından sonra en çok sinir ağı bulunan nokta alınıyor.. yaşanılan acıyı düşünün.. böyle birşey işte.. iğrenç.. mide bulandırıcı..

ilk olarak Jean Christopher Grange ın taş meclisinde öğrenmiştim bu olayı, sonra araştırınca mahvolmuştum..


şimdi bu konudan isteyerek çok isteyerek uzaklaşarak biraz endonezya ekonomisinden bahsediyim.. endonezyada yaşam çok ucuz.. mesela minibar da cola 2 lira bira 5 lira idi.. hani gayet uygun fiyat bir minibar için:)

dışarıdaki restoranlarda fiyatlar değişken.. lüks yerlerde en pahalı yemek 78000 rupiah..
100000 rupiah = 20 TL hesabından giderseniz, gayet uygun yani.. hatta bizim okuldan ucuz.. orta düzey bir restoranda iyi bir yemek ise 38000-58000 rupiah arasında değişiyor.. gine inanılmaz uygun.. o yüzden endonezya da gayet lüks bir yaşam sürebilirsiniz..

ama şu var, havalimanı rezalet.. pasaport kontrol rezalet.. ülkede trafik felaket.. genelde inanılmaz motorsiklet var.. sadece geçen sene 7 milyon motorsiklet satılmış.. bir motorsiklet fiyatı 200 lira dersem anlarsınız herhalde.. suç oranı çok yüksek.. turistler için genelde gece dışarı çıkmamalarını söylüyorlar.. ayrıca korsan taksi çok var.. ama gerçek korsan bunlar sizi ıssız bir yere götürüp soyuyorlarmış, çok sık rastlanan bir olaymış..

diğer yandan endonezya mali açıdan aslında çok kuvvetli bir ülke.. gdp düşük ama her sene yükseliyor.. ülke büyüme oranı %7.. nufüs 247 milyon.. dünyanın en büyük 4üncü ülkesi.. cari açık + da.. hiç borçları yok.. ev şu anda endüstiriyel anlamda inanılmaz gelişme gösteriyorlar.. yirmi yıl sonra büyük ihtimalle bayaa güçlü bir ülke olucaklar..

now playing: the dandy warhols-we're used to be friends..

16 ağustos 2011

Jakarta havalimanı-Singapur Changin Havalimanı..